Neden hayır diyemiyoruz?
Kişiler arası ilişkilerimizde ‘evet’ ve ‘hayır’ sözcükleri göründüğünden daha fazla anlam ifade eder. Evet demek çoğunlukla, uyumluluk ve açıklık gibi olumlu değerlere sahip bir çerçevede düşünülürken, hayır ise daha çok uyumsuz ,aykırı, tartışmacı, kapalılık gibi olumsuz olarak düşünülür. Aslında bu iki sözcük de sabit değil , durumlara göre değişen değerlere sahiptir ve ancak bu iki sözcüğün dengeli kullanımı sayesinde sağlıklı bir iletişim kurulabilir ve gereken kişisel sınırlar çizilebilir. Başka insanlardan ayrışan değerlerimizi ,isteklerimizi ve prensiplerimizi sürdürmek için en önemli yol, gerektiğinde hayır diyerek diğer insanlara sınırlarımızı açık bir şekilde göstermektir.
Peki, neden ‘hayır’ diyemiyoruz? Bunun en basit sebeplerinden biri, karşımızdaki kişiye, özellikle de sevdiklerimize yardım etmek istememizdir. Bunda bir terslik yok, ancak eğer net bir şekilde sınır koyamıyorsak ve ‘hayır’ demek istediğimiz halde diyemiyorsak, başkaları için harcadığımız enerji ve zamandan sonra kendi işlerimiz aksıyorsa ve bu yüzden stres yaşıyorsak, o zaman bu tutumumuzun çok sağlıklı olmadığını söyleyebiliriz. ‘Hayır’ diyemememizin ardındaki sebeplerin bazıları şunlar olabilir: Kaba olmamak, uyumlu olmak istemek , suçlu hissetmemek, bencil olarak algılanmaktan korkmak, çatışmalardan kaçınmak, ilişkimizi bozmaktan korkmak, herkesi memnun etme ihtiyacı hissetmek.
İstesek bile ‘hayır’ diyebilmek genellikle pek çoğumuz için kolay değildir. Diğer yazılarımda da bahsettiğim çoğu durum gibi ,bunun da çocukluktan itibaren gelişen sürecin bir parçası olduğunu düşünürsek, hayır ın neden yalnızca bir kelimeden ibaret olmadığını ve neden içinde çok fazla anlam içerdiğini anlamak zor değil. Çocukken fiziksel bakımımızın ve ihtiyacını duyduğumuz sevginin devam etmesi için anne babamızı veya büyüklerimizi memnun etmek isteriz. Dolayısıyla bu ilginin devam etmesi için onların kurallarıyla uyumlu bir şekilde yaşamayı da kabul ederiz. Öte yandan bazılarımız için bu ihtiyacımız, yetişkinlikte sevgiyi kaybetmeye dönük bir kaygıya dönüşebilir ve bu durumda çocukluk yaşantılarımızı güncel ilişkilerimize yansıtarak, kendi isteklerimizden taviz vermek pahasına karşı tarafı mutlu etmeye çalışırız.
Reddedilme veya karşı tarafı incitme kaygısıyla kendi duygularımızı ve düşüncelerimizi görmezden gelebiliriz. Benzer kaygıları ,aidiyet ihtiyacıyla dahil olduğumuz gruplar arası ilişkilerimizde de sürdürebiliriz. Gruptaki diğer insanlarla aynı kimliği paylaşma isteği, o kişilerle yakın ilişki kurma isteği ve uyumu bozacağımız düşüncesi bizim hayır dememizi engelliyor olabilir.
Yukarda saydığım sebeplerin hepsinin geçerli bir yanı olabilir. Hem iş hayatında hem de özel ilişkilerde ‘evet’i kullanmak bize kolay bir çözüm gibi gelebilir. Bu şekilde eleştirilen ya da hoş görülmeyen taraf olmaktan kurtulacağımızı düşünebiliriz. Fakat düşündüğümüzün aksine bu tutum, küçük şeylerin bile birikerek yüzleşilmeyi bekleyen büyük birer soruna dönüşmesine neden olur.
Eğer başkaları için, kendi hayat dengemiz, kendi hayat kalitemiz bozuluyor, daha çok stres yaşıyorsak, ‘hayır’ diyemediğimiz için kendimize kızıyorsak, önceliklerimizi gözden geçirmemizin ve hayır demeyi öğrenmemizin zamanı gelmiştir. Herkese sevgiler.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.